Antalya’nın Dünü ve Yarını Çalıştayı Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşti

Antalya Kent Konseyi tarafından düzenlenen 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları, Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleştirildi. “Antalya’nın Dünü ve Yarını” başlıklı ilk oturumun moderatörlüğünü Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt yaptı.

Oturumun ilk konuşmacıları ODTÜ Kent Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr. İlhan Tekeli ve Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Engin Kepenek oldu. Prof. Dr. İlhan Tekeli, “Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Kentleşme Politikaları” konusuna değinirken, Doç. Dr. Engin Kepenek ise “Antalya’nın 1980 Sonrası Kentleşme Süreci ve Güncel Sorunları” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi.

ANTALYA TÜRKİYE’NİN PARLAYAN YILDIZI

Antalya’nın Türkiye’nin parlayan yıldızı olduğunu belirten ODTÜ Kent Araştırmaları Enstitüsü’nden Prof. Dr.  İlhan Tekeli, “Kent Konseyi, Türkiye’de 1970’li yılların geliştirdiği demokratik belediyecilik kavramının bir uzantısı olarak ortaya çıkıyor. Bence yerel yönetim demokratik olur. Konseylerde bu demokratikliğe katkı olmak adına iyi çalıştırıldığı zaman çok yararlı olabilecek bir kurum. Bu kurum Antalya’da bugünde bir kentin tarihine bakmak istiyor. Bu çok önemli bir şey. Antalya kenti, Türkiye’de kentlerin tarihini eğer inceleyeceksek çok özgün bir tarihe sahip ve genellikle bugün Türkiye’nin parlayan yıldızı bir anlamda. Çok hızla büyüdü. Özellikle 1990’lardan sonra yüzde 7’nin üzerinde büyüme hızı gösterdi. Bunlar çok zor işler. Türkiye’nin kentleşme tarihi bakımından bir olay var. Cumhuriyet’in başında 3 imparatorluğun başkentini bırakıp bir Anadolu kentine Başkenti nakletmek. Bu çok önemli ve devrimci bir karar. O tarihlerde Türkiye’de bir tane kent, Ankara, yılda yüzde 6 büyüyor. Antalya ancak 1990’larda yüzde 7 büyüyor. Güçleniyor, önemli bir yerleşme haline geliyor ama bu hızı kontrol etmek, problemlerini çözmek kolay bir süreç değil” dedi.

ANTALYA’NIN İLK İMAR HARİTASI İTALYANLARDAN

Cumhuriyet öncesi dönemde Antalya’nın ekonomisinin çok gelişmediğini belirten Prof. Dr. İlhan Tekeli, “Cumhuriyet öncesi Antalya, iklimi, çevresi yine çok güzel ancak ekonomik olarak hızla büyüyen bir yer değil. Antalya olayı bir kale olayı. Bu çok özel bir şey. Antalya’nın kale olarak özelliği, Antalya’nın daha sonrasını anlamak için çok önemli. Aslında 19. Yüzyıldaki kent imarı bir yangın problemi. Sık sık yanıyor. Büyük yangınlar oluyor. İlk imar planları yangın yeri planları olarak yapılıyor. Antalya’da 1 tane büyük yangın var. 1895 büyük Antalya yangını. Onun dışında Antalya’da çok önemli bir yangın olmuyor. Savaş sonrası Antalya, İtalyanlara kalıyor. O sırada ilk defa Antalya’nın imar planı yapılması konuşuluyor. Bir İtalyan plancı veya harita mühendisine bir plan yaptırılıyor. 400 hektarlık bir plan. Harita yapılıyor ama planı yapılmadan İtalyanlar, Antalya’dan gidiyor. Harita kalıyor. 1922’de plan yapılabilecek bir harita alınmış olunuyor” diye konuştu.

ANTALYA’DA UZUN SÜRE İNŞAAT YAPILMIYOR

Kurtuluş Savaşı ve mübadele sebebi ile Antalya’nın nüfusunda yaşanan azalma kaynaklı uzun süre kentte inşaat yapılmadığının altını çizen Prof. Dr. Tekeli, “Kurtuluş Savaşı, mübadele oluyor ama ilginçtir ki Antalya, büyük yangın geçirmiyor. Ege gibi Yunan ordusu geçerken yakmıyor. Ancak nüfus 23 binlerden 17 binlere düşünce uzun süre inşaat yapılmıyor Antalya’da. Küçülen, yanmayan bir şehir.  Cumhuriyet kuruluyor. Nüfus azalmış, Rumlar gitmiş. Yahudi var Ermeni var. Ermeni ve Yahudiler de gidince Antalya sakin bir yer oluyor” dedi.

ANTALYA TÜRKİYE’NİN EN HIZLI BÜYÜYEN KENTLERİNDEN BİRİ

Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden Doç. Dr. Engin Kepenek,  “Şu anda Antalya'nın 1980 sonrası kentleşme süreciyle başlıyor. Ancak 1980 sonrası kentleşme sürecini anlayabilmek için bir miktar daha geriye gitmemiz gerekiyor. Konu çok detaylı, Antalya’da tartışacak çok noktamız var. Münferit olarak mekanlardan ziyade aslı kırılma noktalarından bahsetsek çok daha iyi olacak. Antalya 1970’lerden bu yana, benzersiz bir kentleşme süreci yaşıyor. Bir zamanlar narenciye bahçeleriyle çevrili küçük bir sahil kenti olan Antalya, bugün milyonları aşan nüfusu ile Türkiye'nin en hızlı büyüyen kentlerinden biridir. Bu hızlı büyüme kente büyük fırsatlar getirdiği gibi ciddi planlama sınavlarında beraberinde getirmiştir. Antalya'nın 1970 yılından itibaren son yarım yüzyılda kentleşme öyküsüne bir yolculuğa çıktığımızda her 10 yılda kentin nasıl değiştiğini, şehir plancılarının hangi vizyonla yola çıkıp neler yaşadığını birlikte tartışmak istiyorum” şeklinde konuştu.

ESKİ MAHALLE YAŞAMI KAYBOLMAYA BAŞLIYOR

Kentte, çok katlı binaların yükselmesiyle eski mahalle yaşamının kaybolduğunun altını çizen Doç. Dr. Engin Kepenek, “1957 kentin ilk imar planları, aslında planlama çok daha öncesinde başladı ancak imar planı diyebileceğimiz ilk çalışma 1957 yılına ait. İlk planlama yılına geri döndüğümüzde 1950- 1970’li yıllar arasında çok hızlı birçok katlı betonarme binaların yükselmeye başladığı bir dönem. Bu dönemde eski mahalle yaşamının kaybolmaya başladığı bir arılıkta ilerliyor. 1950’lerde bu dönemde İller Bankası tarafından planımız hazırlanıyor. 1957 yılında hazırlanarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından onaylanıyor. Bu planlar büyük sorunları beraberinde getiriyor” diyerek 1980’den günümüze Antalya’nın kentleşme süreci ve güncel sorunlarına yapmış olduğu detaylı sunum ile yer verdi.

ÖĞLEDEN SONRA DOĞA İLE UYUMLU KENTLEŞME KONUŞULDU

Öğleden sonraki oturumda, "Doğa ile Uyumlu Kentleşme" başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelde, çevre dostu şehir planlaması ve sürdürülebilir kentleşme konuları detaylı bir şekilde ele alındı. Etkinlik, çevre bilincini artırmayı amaçlarken, doğa ile uyumlu kentleşmenin önemine vurgu yapıldı.

Panelin oturum başkanlığını üstlenen Dr. Öğr. Ü. İbrahim Bakır, doğa ile uyumlu kentleşmenin yalnızca çevresel değil, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirlik için de kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.

Panelde ilk olarak Şehir Plancısı Seçil Göl "Dünden Bugüne Kent-Doğa İlişkisi ve Günümüz Kent Planlamasına Etkileri" başlıklı sunumu ile geçmişten günümüze şehirlerin doğa ile ilişkisini ve bu ilişkinin modern kent planlamasına nasıl etki ettiği hakkında bilgilerini paylaştı.

Akdeniz Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Arş. Gör. Ş. Betül Çetinkaya, "İnsan Odaklı Kentlerden Doğa Uyumlu Kentlere" başlıklı sunumuyla, insanların doğa ile uyumlu yaşam alanlarında nasıl daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam sürebileceğine dair önemli bilgiler paylaştı.

Sonrasında Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Reyhan Erdoğan “Doğa Dostu Kentler ve Bozulan Alanların Doğaya Kazandırılması" konusunu ele aldı. Prof. Dr. Erdoğan, kentlerde bozulan ekosistemlerin nasıl yeniden doğaya kazandırılabileceği üzerine bilgiler verdi.

Şehir Plancısı M. Nazım Özer "Doğanın İzinde Kentsel Gelecek Tasarımı" başlıklı sunumunda, doğa ile uyumlu ve sürdürülebilir şehirlerin geleceği üzerine konuştu.

Son olarak Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Meryem Atik, "Antalya Kenti Doğasını Mavi-Yeşil Altyapı ile Anlamak" başlıklı sunumuyla, Antalya’nın doğal yapısının mavi-yeşil altyapı ile nasıl daha verimli kullanılabileceği üzerine önemli bilgiler sundu.

Panelin sonunda katılımcılar arasında soru-cevap bölümü gerçekleşti. Etkinlik, doğa ile uyumlu kentleşme konusundaki farkındalığı artırarak, katılımcılara önemli bilgiler sundu.

Katılımcılar arasında interaktif bir soru-cevap seansı gerçekleşti ve çeşitli görüşler tartışıldı. Etkinlik Panelistlere teşekkür belgesi takdimi ile son buldu.

Eklenme tarihi :13.03.2025 13:48:09
Son güncelleme : 13.03.2025 13:48:45